top of page

Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireylerin olaylara karşı bakış açıları kendileri ve çevrelerindeki dünya hakkındaki inançlarıve bunlara verdikleri anlam, yorumlamatarafından belirlenir. Bu modele göre, olayın kendisinden ziyade olayların birey tarafından nasıl yorumlandıkları yani düşüceler duyguları ve davranışları etkilemektedir. BDT’nin amacı kişilerin uygunsuz, yanlış, çarpıtılmış inanç ve davranışlarını değiştirerek duygusal sıkıntılarını azaltmaktır. 

 

Bilişsel Davranışçı Terapi; kısa süreli, şimdiki zaman odaklı, somut, bilimsel verilere dayalı ve yapılandırılmış bir terapi çeşididir. BDT’de seanslar içinde ve dışında terapist ile danışan aktif rol oynar ve işbirliği içerisindedir. Terapist danışana günlük hayattaki zorluklarla baş edebilmesi ve hatalı inançlarını değiştirebilmesi adına bazı bilişsel ve davranışsal ödevler verir. BDT, yetişkinlerle, ergenlerle ve ilkokul dönemi itibariyle çocuklarla çalışırken kullanılan bir terapi ekolüdür. 

Çözüm Odaklı Terapi

Çözüm Odaklı Terapi yöntemi 1970’lerden beri kullanılan bir terapi yöntemidir. Bu terapi yaklaşımında amaç yaşanılan soruna ve geçmişe odaklanmak değil, kişinin yaşadığı zorlukla nasıl baş edebileceğini bulmasına yardımcı olmaktır. Bu terapi yöntemi, sistem olarak, danışanın güçlü yönlerini kullanır, kişinin kendi kaynakları bulması sağlar. Çözüm odaklı terapi yöntemi, danışanın kendisi için işleyen çözümleri bulunmasına yardımcı olur. Bu noktada da terapistin görevi, danışanı bu geleceğe yönlendirmek, hedeflerini gerçekleştirmesine aracı olmaktır.

Çocuk Merkezli Oyun Terapisi 

 

Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, çocuğun oyuncakları kullanarak kendi hikayesini kelimelere dökerek anlatabilmesi ve duygularını ifade edebilmesi için etkili bir terapi çeşididir. Çocuklar yetişkinler gibi duygularını sözel olarak değil, oyun yoluyla aktarırlar. Oyun sayesinde hem olumlu hem de olumsuz duygularını ifade edebilme fırsatı bulurlar. Bu nedenle, oyun çocukların iletişim kurabilmelerinin ve hayatı öğrenebilmelerinin bir yoludur. Ayrıca, çocukların rahatlamalarına yardımcı olur ve empati becerilerini geliştirir. Terapist çocuğa kabul edildiği hissini verir. Çatışmaları, sıkıntıları oyunu ve oyuncakları kullanarak ortaya koyar. Çocuğun oyununu gözlemleyerek ve onu anladığını hissettirerek çocuğun rahatlamasını sağlar. Oyuncaklar yardımıyla çocuk ile terapist arasında bir terapötik ilişki başlar. Oyun terapisi, çocuğun yaşadığı problemleri ve zorlukları önlemede ya da çözmede yardım sağladığı gibi, çocuğun gelişimine ve büyümesine de katkı sağlar. Bu yöntem 2.5 ile 12 yaş arasındaki depresyon, takıntılar, kaygı bozuklukları, cinsel ve fiziksel istismar, travma, boşanma, mükemmeliyetçi tutumlar, alt ıslatma, mastürbasyon, yemek, uyku gibi duygusal ve davranışsal problemler yaşayan çocukların iç dünyasını anlamak, duygusal problemleri ile başa çıkmasını sağlamak, yaşadığı sıkıntılara alternatifler ve çözümler üretmek hedefler. 

 

Çocuk Merkezli Oyun Terapisi’nin tedavi edici tarafında en önemli etken “ilişkidir”. Bu nedenle, çocuğun terapistle kurduğu terapötik ilişki sürecin ilerlemesini sağlayan en önemli etkendir. Çocuğun iç dünyasını anlamaya çalışırken; gelişimi sabırla beklemek çok önemlidir. Çocuk Merkezli Oyun Terapisin’de aile ve öğretmenin desteği ve bilgilendirilmesi diğer önemli bir husustur.

Gelişimsel Süreç Takibi

Her yaş döneminin kendine özgü gelişim özellikleri bulunmaktadır. Bu özelliklerin yaş dönemi için normal ya da anormal olduğunu bilmek, çocuğun gelişimsel sürecini gözlemlemekte önemli bir rol oynamaktadır. Bu sebeple çocuğun gelişimsel süreci içerisinde yaşadığı zorlukların normal olup olmadığının takibi bir uzman tarafından yapılmalıdır. Böylelikle yaşanan bir zorluk var ise, kronik ve zorlu bir probleme dönüşmeden önlenmesi sağlanabilir. Gelişimsel süreç takibi de işte bu amaca hizmet etmektedir. Belirli aralıklarla alınan danışmanlıklar, çocuğun rutinini korumaya destek olmakla birlikte, ebeveynlere de destek olmayı amaçlamaktadır.

EMDR Terapisi

 

1987 yılında Dr. Francine Shapiro tarafından geliştirilen EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, farklı psikoterapi ekollerini bünyesinde barındıran bütüncül bir psikoterapi yaklaşımıdır. Savaş stresi, taciz, doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, taciz, tecavüz gibi ciddi travmaların ve başta çocukluk dönemi olmak üzere hayatın her döneminde ve aile, okul, iş gibi pek çok farklı alanında karşılaşılabilen üzücü olayların neticesinde yaşanan duygusal sıkıntıların tedavisinde kullanılır. Ayrıca, fobi, panik bozukluk, kronik ağrı ve performans kaygısı gibi sorunların tedavisinde de kullanılır. 

 

EMDR terapisinde, 8 aşamalı bir protokol kullanılır ve bu protokolde danışanın geçmişine, bugününe ve geleceğine odaklanılır. Terapide amaç; 

  • danışanın geçmişte yaşadığı olumsuz anıların yeniden işlenerek bu anılara dair duyarsızlaşmanın sağlanması, 

  • danışanı terapiye getiren bugünkü sorunlarının çözümlenmesi,

  • gelecekte benzer problemlerle karşılaştığında bu tedavide kazandığı olumlu inanç ve duygular yardımıyla arzu ettiği tutum ve davranışları gösterebilmesini sağlamaktır.

 

EMDR teorisi, Adaptif Bilgi İşleme Modeline dayanır. Bu modele göre, bilgi işleme sistemi yaşadığımız her yeni deneyimi anı ağına işler ve bu deneyim anı ağı ile bütünleşir. Gelecekte yaşadığımız olaylar sırasındaki algımız, tutum ve davranışlarımız, bu anı ağı tarafından şekillenir. Yani, hayatımızda bugün gerçekleşen bir deneyimi algılarken, geçmişte depolanan anı ağımızla bağlantı kurulur. 

 

Kişinin yaşamında travmatik veya çok fazla rahatsızlık verici bir olay yaşandığında bu sistemde bozulmalar görülmektedir. Kişiye rahatsızlık verici bir olay yaşandığı sırada, bu olay yeterince işlenmemiş ve statik bir şekilde bellekte depolanır. Yani, bu rahatsızlık verici anı sinir sisteminde ‘dondurulmuş’ bir şekilde kalır. İşlevsel bilgilerin yer aldığı anı ağlarıyla bağlantı kurulamaz. Bu olayla bağlantılı duygular, düşünceler, beden duyumları, sesler, kokular o an yaşadığı şekilde depolanır. Kişinin bugünkü yaşamındaki deneyimleri, geçmişte depolanmış işlevsel olmayan anıları tetiklediğinde, geçmişteki rahatsızlık verici olayların etkisiyle duygusal ve davranışsal tepkiler verir. Yani, geçmişteki olumsuz duygu ve inançlar geleceğe taşınır. 

 

 

EMDR terapisi, anı ağındaki geçmişte yaşanan işlevsel bir biçimde işlenememiş bu ‘dondurulmuş’ anıların, işlevsel bir şekilde işlenmesini hedefler. Bu izole olan anılar ile diğer anılar arasında bağlantı kurulmasını sağlar. Kişi, geçmişte yaşadığı bu anıyı hatırladığında rahatsızlık hissetmez ve bu anıyı daha sağlıklı bir bakış açısıyla görür. EMDR teorisine göre travma sonrası stres bozukluğu, fobiler, panik bozukluklar, depresyon, kişilik bozuklukları ve daha pek çok psikopatoloji, erken yaş deneyimlerinin sinir sisteminde işlevsel olmayan biçimde depolanmasıyla ilişkili görünür. 

 

 

Çocuklarda ve Ergenlerde EMDR Terapisi

 

EMDR terapisi, çocukların ve ergenlerin deneyimlediği olumsuz, travmatik veya işlevsel olmayan olayların neticesinde beliren semptomlarının tedavisinde kullanılan etkin bir yöntemdir. Eğer, çocuğun yaşadığı sorunlar organik bir nedenden kaynaklanıyorsa, EMDR terapisi doğrudan bu soruna değil, bu problemin çocuğun yaşamına getirdiği olumsuz sonuçların veya travmatik deneyimlerin çözümüne yardımcı olur. Örneğin, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ya da Öğrenme Güçlüğü yaşayan bir çocuğun işlevsel olmayan bir şekilde depolanmış aile içinde veya okul ortamında yaşadığı dışlanma, aşağılanma, dalga geçilme, reddedilme anılarının yeniden işlenmesini sağlayarak bu anıların yarattığı olumsuz hislerden ve ‘ben değersizim’, ‘ben beceriksizim’ veya ‘ben sevilmeyen biriyim’ gibi olumsuz inançlardan kurtulması hedeflenerek, yaşadığı zorluğuna sağlıklı bir perspektiften bakabilmesi sağlanır.

 

Çocukların olumsuz yaşantılarını düşünmeleri, ifade etmeleri ve baş etmeleri gelişimsel düzeylerine göre değişir. Bununla birlikte, çocuk ve ergenler fizyolojik, nörolojik, bilişsel, duygusal ve sosyal olarak gelişim sürecinde oldukları için yapıları tamamen olgunlaşmamıştır. Bu nedenlerle, EMDR terapisi kullanılırken çocukların gelişimsel düzeyleri göz önünde bulundurulur ve gelişimsel protokol kullanılır. Çocuklar sıklıkla anıları duyusal ve harekete dayalı olarak depoladıkları için EMDR terapisinde oyun ve sanat terapisinden yararlanılarak duyusal ve harekete dayalı ifadelerinin açığa çıkışı kolaylaştırılır. Ayrıca, çocuk ve ergenlerin erken çocukluk döneminde yaşadığı üzücü olayları çalışırken ‘hikaye tekniği’ kullanılarak çocuğun veya ergenin kendi hayat öyküsü yazılır ve yaşanan bu olumsuz olaylar hikayenin içerisine yerleştirilir. 

 

 

Yararlanılan kaynaklar: 

 

http://www.emdr-tr.org/emdr-nedir/

 

http://www.emdr-tr.org/cocuk-ve-ergenlerde-emdr/

 

EMDR-Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, Francine Shapiro, 2016

 

EMDR Therapy and Adjunct Approaches with Children, Ana M. Gomez, 2013

 

EMDR and the Art of Psychotherapy with Children, Robbie Adler-Tapia & Carolyn Settle, 2008

Okul ve Öğrenme Sorunları

İnsan zihni, Dr. Mel Levine`e (All Kinds of Minds Institute) göre 8 nörogelişimsel sistemden oluşmaktadır: (1) Dikkat kontrol sistemi, (2) hafıza sistemi, (3) dil sistemi, (4) mekansal düzenleme sistemi, (5) ardışık düzenleme sistemi,  (6) motor sistem, (7) yüksek düşünme sistemi ve (8) sosyal düşünme sistemi.

 

Okul başarısızlığı, öğrenme ve dikkat sorunları ile merkezimize gelen çocuk ve gençlerin desteklenmesi ve gelişmesi gereken beceri alanları 8 nörogelişimsel sistem çerçevesinde belirlenir ve bu alanlara yönelik bireysel özel eğitim çalışmaları yapılır. Ayrıca, güçlü oldukları beceri alanları keşfedilerek, bu alanlara yönlendirilirler.

Sanat Terapisi

Sanat en ilkel zamandan bu zamana kadar bireylerin kendilerini ifade etmek için kullandıkları bir yöntemdir.  Psikoterapide de bir ifade aracı olarak terapi sürecine katkı sağlamaktadır. Sanat terapisi kişinin duygularını ve yaşadığı problemi sözel olmayan yolla ifade etmesine yardımcı olur. Sanat terapisinde yaratıcılığın iyileştirici gücü olduğuna inanılır. Böylece kişiler kendi duygularını fark ederek dışa vururlar. Sanat terapisi uygulayan kişilerin sanata yatkın olması ya da daha önceden deneyimleri olması gerekmemektedir. Bu terapi yönteminde sanatın dans müzik, drama, hikaye gibi farklı yöntemlerinden yararlanılır. Bu yöntemler kullanılırken hamur, kil, boncuk, boya, renkli kağıtlar gibi farklı malzemeler kullandırılabilir. Danışanların iç dünyalarını yansıtmalarına yardımcı olmak için bu yöntemlerin birinden yararlanılır. Sanat terapisi kendisini ifade etmekte güçlük yaşayan, çekingen, korku ve kaygıları olan, dikkat problemi yaşayan birey ve çocuklarda kullanıldığı gibi travmaya maruz kalmış bireyler ile de kullanılmaktadır. Sanat terapisi dolaylı olarak kişinin stresini azaltır. Duyguların ifade edilmesi kişinin stresinin azalmasına yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda gelişimsel farklılıkları olan bireylerde de destek tedavi yöntemi olarak uygulanmaktadır. Çocuk ve aile terapilerinde sanat terapisi yöntemlerinden bolca faydalanılmaktadır. Özellikle çocukların duygularını ifade etmekte zorlandıkları zaman sanat terapisi yöntemlerinden yararlanılır.

bottom of page